30 Nisan 2012 Pazartesi

Değerli yol arkadaşlarımıza merhaba,






"Fatih Projesi Teknoloji ve Liderlik Forumu" 
Yenileme Kursu Web Günlüğü Topluluğuna Hoşgeldiniz..
Kurs süresince bu topluluk yol arkadaşlarımız için faaliyet öncesinde ve devamında gerçekleştirilecek çalışmalarla ilgili yansıtmalarını ve fikirlerini birbirleriyle paylaşacakları bir alan sunmaktadır. Her günün sonunda sizden kursa ilişkin günlüklerinizi eklemeniz istenecektir. Tüm yol arkadaşlarımızın, hafta boyunca her gün, kursla ilgili algılamalarını bu alanı kullanarak bize aktarmalarını istiyoruz..  Sizden kursa gelmeden önce bu blog kaydımıza yorum olarak, açmış olduğunuz kurslarla ilgili bir başarı öyküsü ya da ilginç bir olayı aktarmanızı istiyoruz.. 

İyi çalışmalar diliyoruz... Saygılarımızla,

MEB- FATİH PROJESİ TEKNOLOJİ VE LİDERLİK FORUMU

Adnan YAZGI-Pervin GÖZENOĞLU


Bilgi için: Adnan YAZGI / 0535 453 7596

27 yorum:

  1. KÖYDEN GELEN MEKTUP
    Güzelkaya’da öğretmenliğimin ikinci yılındayım. Yapılacak işimin çok, paranın az olduğu yıllar. Devlet öğretmeni olduğum köye okul yaptı. Lojmanlı ve tek derslikli kutu gibi bir okul. Her şey pırıl pırıl . Epey yol aldık. Gezici okuldan yerleşik okula, oradan da kendi binası olan okula kavuştuk. O günün koşullarında hayali bile zor olan şeylerin gerçekleştiğini görüyorum. Görmenin ötesinde yaşıyorum. Bana bu durum tanımsız bir başarı hazzı yaşatıyor.
    Yapılacak çok işim var. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama hazırlıkları yapıyoruz. Her gün saat 15.00 den sonra Öğrencilerimi iki kol sıraya diziyorum. Hafta sonları göndere çektiğimiz bayrağı düzgün bir sırığa bağladık bir öğrencim en önde taşıyacak. Yürüyüş düzeninin uygun adım olmasını istiyorum. Kol ve bacakları bükmeden, kollar omuz seviyesine kadar yükselecek hem ayak hem kollar önündekine uyarak yürünecek. Elimde bir düdük sol, sağ, sol, sağ sesleri ile 20 kişilik gruplar halinde okulumuzun çevresinde yürüyüş çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmalara köylülerden de büyük ilgi var. Askerliğini yapmış erkekler öğrenciler gibi iki kol sıra oluyorlar. İçlerinden birisi komutan oluyor. Köylüler yürüyor öğrenciler izliyor, öğrenciler yürüyor köylüler izliyor. Tüm köy Bayrama hazırlanıyoruz. Köylülerden birisi çocuklara; bandoyu, en önde yürüyen majörün elindeki sopayla artistik hareketler yaptığını, yürürken sopayı havaya fırlatıp yine yürüyüş düzenini bozmadan tuttuğunu, davul, zil, borazan ve trampetleri anlatıyor. Tüm öğrencilerim anlatılanları dinliyor ama hepsi de boşluğa bakıyordu. O bakışı o yıllarda öğrencilerimden öğrendim. Adı anlamıyorum bakışıdır. İçim acıdı.
    İlçenin 47 kilometre uzağındayız. Götürüp getirmek neredeyse imkânsız. Televizyon yok ki orada görseler. Elime aldığım küçük sopaları çubuk, tahta tabureleri de trampet gibi kullanarak davulun küçüğünü düşünün. Diyorum ve taburelerle ritim çalışıyoruz. Aklıma gazyağı tenekeleri geliyor ama ” teneke çalmak” deyiminin yarattığı soğukluk vazgeçmeme yol açıyor.
    Dersliğin bitişiğindeki lojmanıma geldim. Saat: 18.00 radyomu açtım. Köyden gelen mektup diye bir program var. Spiker gelen bir mektubu tok ve etkileyici bir sesle olayı yaşatarak okuyor. “Buraya yazabilirim. Bando malzemeleri, kitap, gazete, giysi gibi şeylere ihtiyacımız olduğun a vurgu yaparım” diye düşünürken, kendimi mektubu yazmış buldum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutladık. Yürüyüşümüzü yaptık. Bayram sonrası ay sonu maaşımızı da almak üzere 8 saatlik yaya yolculuk sonunda İlçeye ulaştım. İlk işim yazdığım mektubu TRT Ankara Radyosu Köyden Gelen Mektup programına göndermek oldu.
    8 Mart 1971 Okulun bahçesine öğrencilerimle birlikte yaptığımız ahşap kameriye de oturuyorum. Köy içinden sesler yükselmeye başladı. Köyde transistörlü radyosu olan birkaç aile vardı. Eline radyoyu alan koşarak köy meydanına doğru geliyordu. Hepsi de; bizi anlatıyor bizim köyü anlatıyor. Okulu anlatıyor öğretmenin adını söylüyor. Diye bağırıyorlardı. Beni görünce bana doğru yöneldiler. Evler boşalmış birkaç noktada duygu seli içinde yaklaşık bir saatlik programı tüm köy dinledik. Spiker yazdıklarımı okumuyor adeta yaşıyordu.
    Mart sonu maaşımı almak için ilçeye gittiğimde; Çiğli 2. Ana Jet Üst Komutanlığı okulumuza 1000 tl para bir mektup ve büyükçe bir koli göndermişti. Yurdumun her köşesinden İki ay boyunca sayıları yüzleri aşan kitap ulaştırıldı. 1971 yılı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerimizi mütevazı bandomuz ile kutlamıştık. Öğrencilerimin İlk kez bölünmemiş kurşun kalemleri olmuştu. 01.05.2012
    Hıfzı Yetgin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanki radyodan mektubu bizde duyduk başkanım...Yüreğiniz kadar büyük bir yer var mı?

      Sil
  2. Hıfzı hocam, bende spiker gibi okumadım adeta yaşadım... Ellerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  3. Hıfzı Hocam, eline sağlık o yılları sizinle birlikte tekrar yaşadım.

    YanıtlaSil
  4. Nasıl anlatabilirim ki duygularımı, gözlerim doldu şu an ..Hıfzı Hocam iyi ki varsınız...

    YanıtlaSil
  5. Hıfzı başkanım yine harikasınız. Sizin yaşadığınız olaylar bu ülkenin nerelerden nerelere geldiğinin en güzel kanıtı. İsteyince insanoğlunun yapamayacağı hiç bir şeyin olmadığın en güzel örneklerinden birisi.Bu güzel anınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler. Hıfzı başkanımın yaşadıkları çok özel ve güzel. Başkanımın yaşadıkları yokluklarla nasıl mücadele edilebilirin kanıtı. Benim başımdan geçen bir olayı paylaşmak istiyorum. 2008 yılında Yozgat ilinden Manisa ya bir köy okuluna tayinim çıktı. Okul ilçeye 32 km uzaklıkta tek öğretmenli bir köy okulu idi. Okuldaki ilk günlerimde okula kayıtlı olan fakat okula devam etmeyen bir öğrencim olduğunu gördüm. Araştırmalarım sonucunda bu öğrencimin 8 yaşındaki zeynep olduğunu öğrendim. Öğrencilerime neden okula gelmiyor dediğimde Zeynebin yürüyemediğini annesinin sırtında hareket edebildiğini öğrendim. Evlerine ziyarete gittiğimde zeynebin fiziksel engelli bir öğrenci olduğunu gördüm. Konuşmasında zekasında herhangi bir engeli yoktu. Zeynebi okula nasıl kazandırabiliriz diye düşünürken kaymakamlığımıza başvurmak aklımıza geldi. Kaymakamla yaptığımız görüşme sonunda bir adet tekerlekli sandalye sözü aldık. Okulumuzun giriş ve çıkışları tekerlekli sandalyeye uygun olmadığı için muhtarımızla konuşup bunu uygun hale getirmemiz gerektiğini anlattık. Sağolsun muhtarımız kısa sürede okulumuzu zeynep için uygun hale getirdi. Zeynep okulumuza gelmeye başladı. Bizler Hıfzı başkanım gibi yokluklarla mücadele etmedik sadece olanı harekete geçirdik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beş yıl sınıf öğretmenliğinden sonra 1973 yılında,pedagoji 1. sınıf öğrencisiyim,ilk dersimiz özel eğitim, hocamızın adı Mehmet OKUTURLAR.Tanışma bölümünden sonra dersin adını söyledi,kapsamını açıkladı. Özel eğitim ne derecede gerekli? diye bir soru sordu, sorduktan sonra herkes verdiği yanıtı bir yere yazsın ve korusun. Okulu bitirdiğiniz gün aynı soruyu yine soracağım. Dedi. Hiç unutmuyorum; Çoğumuzun cevabı;" hocam sağlamları eğitemiyoruz. Dediklerinize sıra gelene kadar..." şeklindeydi.Okulun bittiği gün verdiğimiz cevap Yunus hocamın yaptığı uygulamayı destekler mahiyetteydi. Yunus hocam; F@tih projesinin bir eksiğine de işaret etmiş, bir eylem planının yapılmasına da önemli katkı sağlamıştın.

      Sil
  6. Bundan 13 yıl kadar önce 1 seneliğine Turhal Alparslan İlköğretim Okuluna Türkçe Öğretmeni olarak görevlendirilmiştim. O sene sanırım Ramazan Bayramı ve Yeni Yıl aynı haftaya denk gelmişti. Ya da tarihleri birbirine çok yakındı. Aynı tarihlerde 6. sınıf öğrencileriyle kart ve mektup yazma konularını işleyecektik.
    Telefon yaygınlaştığından beri kart ve mektuba itibar eden pek kalmamıştı . Benim çok önemsediğim bu değerin en azından öğrencilerim tarafından yaşatılmasını istiyordum. Kart , mektup niye yazılır, nasıl yazılır, kimlere yazılır konularını işledikten sonra öğrendiklerini hayata geçirmelerini istedim. İlk işim bilinmeyen numaralar servisinden Ankara da ki herhangi bir huzur evinin telefonunu istemek ve bu numarayı aramak oldu. Telefona çıkan yetkiliye düşüncelerimi anlattım, memnuniyetle karşıladı. Öğrencilerime yeni yıl ve bayrama dair hazırladıkları kartlarını veya mektuplarını hiç tanımadıkları dede ve ninelerine göndereceklerini söyledim. Bir ders boyunca huzurevinde yaşayan yaşlılarımız üzerine konuştuk. Neden oradaydılar, ne hissediyorlardı acaba? Aileleri yokmuydu? Kendi istekleri ile mi huzurevinde kalıyorlardı yoksa şartlar mı onları buna mecbur bırakmıştı? Bunun üzerine tüm samimiyetleri ile bu insanlara bir torun olarak yazmalarını istedim. Mektupların yazılıp hazırlandığı o hafta büyük bir heyecan yaşandı . Hepsini ayrı ayrı zarflayıp huzurevi adresine postaladılar. Şimdi artık gelecek cevapları bekliyorduk. Gelir miydi acaba? Günlerce bu konu üzerinde konuştu çocuklar. Sanırım 2 hafta sonra okula ilk mektup geldi. O kadar güzel bir mektuptu ki… İbrahim amca göndermiş ilk mektubumuzu. İçine tüm yoksunluklarını, duygularını, özlemlerini, kendisinde iz bırakan anılarını doldurmuş. Ben okurken çocuklar kocaman gözlerle pür dikat dinliyorlardı. Çoğu yerde boğazım düğümleniyor ağlamamak için kendimi zorluyordum. İbrahim amcanın mektubunu sınıf panosuna astık. İsteyen öğrencinin İbrahim amcaya cevap yazabileceğini söyledim. Ertesi gün ise inanılmazdı..Onlarca mektubumuz vardı artık. Bunların çoğu öğrencilerin adlarına gönderilmişti. Böylece mektuplaşmalar başladı. Çocuklar bir sonraki mektuplarına hediye paketlerini eklediler. Bayram hediyesi olarak annelerinin ördüğü atkılar, yelekler, yazmalar gönderildi. Karşılıklı olarak mektuplaşmalar devam ediyor , zamanla her öğrencinin kendisine özel bir dedesi veya ninesi olduğunu görüyordum. Bir gün huzurevi müdüründen uzun anlamlı bir mektup geldi adıma. Dostlarımız torunlarını ziyaret etmek, onları kucaklamak istiyormuş. Mutlulukla kabul ettik. Gelen konuklarımıza çocuklarımız evlerini açtı. Gerçek bir aile ortamında 3 gün misafir ettik onları..

    Ertesi yıl eski görev yerime dönmeden önce çocuklarıma iletişime devam etmelerini sıkı sıkıya tembih ettim. Zaman zaman haberlerini alıyordum.Çoğunun dostluğu devam etti. Hatta bir dedemizin hemen her sene en az 15 gününü Turhalda ki torununun yanında geçirdiğini öğrendiğimde dünyalar benim olmuştu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. EQ(duygusal zeka)bireyin; uyum sağlama, başarılı ilişkiler geliştirme, kendisi hakkında olumlu duygular oluşturma gibi sonuçlar sağlamaktadır. EQ su yüksek bireylerin diğer bireylere göre başarılı olma oranları yüksektir. Yaptığınız bu etkinlik ve benzer etkinlikler duyuşsal gelişimin doğru yönde ilerlemesini sağlarken EQ yu da geliştirir.

      Sil
  7. Hıfzı hocamın ellerine sağlık çok duygulandırdı bizleri.Bizlerinde içerisinde kendimize ait bir şeyler bulabileceğimiz bir öykü..

    YanıtlaSil
  8. Mustafa FUÇULAR

    İLK KURSUM
    İnsanın hayatında ilkler hep önemlidir. Çorum'da eğitim liderlerine vereceğim ilk kursumdu. Eksiksiz ve kusursuz bir şekilde kursa hazırlanmalı idim. Kurs vereceğim okulu, teknoloji sınıfını, masalarını, yaka kartlarını ve tenefüslerde içecekleri çaya ,kurabiyesine kadar herşeylerini planlayıp hazırlatmıştım. Kendimde heyacanla kurs gününü bekliyordum. İlk kursuma ilde teknolojiyi kullanan ve gönüllü olan eğitim liderlerini seçmiştim. Gönüllü olmaları işimi biraz daha rahatlatır diye düşünmüştüm. Düşündüğüm gibide oldu. Kursa giderken yanıma bir de bilgisayar öğretmenimi aldım.Teknolojik aksaklık yaşamak istemiyordum. Sabah erkenden kalkıp, kurs vereceğim okula gittim. Kurs yapacağım sınıfı en ince ayrıntısına kadar hazırlayıp okul kantinine indim. Kursa katılacak arkadaşlar gelmeye başlamışlardı. Birer çay içtikten sonra hep birlikte bilgisayar sınıfına geçtik. Lider arkadaşlarım, salonun tertip ve düzenini görünce şok geçirdiler. Çünkü daha önceki katıldıkları kurslarda böyle birşeyle karşılaşmamışlardı. Salonda herkezin yeri hazırlanmış, masa kartları, yaka kartları, kitapları, CD'leri, içme suları,kullanmaları için kalem ve kağıtlar önceden hazılanmış onları bekliyordu. Liderleri çok iyi tanıdığım için teknolojiyi iyi kullanan ile az kullananı eşleştirek oturma düzenini ayarlamıştım.İlk intiba benim için çok önemli idi. Liderlerin üzerindeki olumlu etki beni çok rahatlattı. Heyacanım da geçmeye başladı. Açılış programından sonra güzel bir tanıtım ile ilk dersimizi bitirmiştik. Tenefüste okul liderleri üzerindeki olumlu intiba kendime güveni bir kez daha artırdı. Diğer derslerde liderlerin kursa katılımları, birlikte paylaşımları ve güzel tartışmarı herkezin çok hoşuna gitmişti. Ama bir dersimiz vardı ki tüm liderler bu dersten çok etkilenmişler tenefüslerde biribirlerine hep bu sözcüğü kullanarak takılıyorlardı. Kursun sonunda tüm memnuniyetlerini belirttikten sonra hepsi "paradigmamızı" değiştirtin diyerek ayrıldılar. O günden sonra nerede görseler paradigmacı okul müdürü diye seslenmeye başladılar. Daha sonra duydum ki adımızı paradigmacı koymuşlar. Arkadaşlarım bu kurstan sonra adımı paradigmacı Fuçular olarak değiştirdiler. Çarşıda , yolda nerede görseler bu isimle hitap ederek sesleniyorlar. Onların üzerinde bir iz bırakmak doprusu benimde hoşuma gidiyor. İleriki kurslarda daha neler olacak heyacanla bekliyorum.
    Mustafa FUÇULAR 03.05.2012

    YanıtlaSil
  9. 2002 Manisa-Köprübaşı ilçesine ilk defa atanan Bilgisayar Öğretmeni'ydim. İlçede bulunan 5 okulda derse girmenin yanı sıra milli eğitimden,mal müdürlüğünden, nüfus müdürlüğünden,kaymakamlıktan,savcılıktan gelen yardım taleplerinide yanıt vermeye çalışıyordum.Okul Müdürleri ilk defa ilçeye bilgisayar öğretmeni geldiği için bt si olan da olmayanda dersi seçmişler.Teneffüslerde bir okuldan diğer okula derse koştura koştura gidiyordum hatta bir defasında ilçe milli eğitimden bir bisiklet veya bir çift ayakkabı talebinde bulunmuştum :)
    İlçe de taşımalı eğitim ağırlıklıydı. Çocukların çoğu çevre köylerden geliyordu. BT si olmayan okulun öğrencilerini BT si olan okula teneffüs arasında gidip geliyorduk ve yoğun trafiği olan Demirci-Salihli karayolundan geçirerek. Çok sonra işin ne kadar riskli olduğu aklıma geldi ve resmi bir dayanak elde etmeye çalıştım ama ne okul müdürü ne de ilçe mem bunun sadece bana kaldığını, mevzuat yönünden isteğimi karşılayacak bir şey yapamayacaklarını belirttiler. Bütün risklere rağmen hayatında ilk defa bilgisayarla tanışacak karagözlülere bu imkanı sağlamaya devam ettim.("Aferim madalya mı verdiler" tepkisinde bulunmayacak insanlardan oluşan bir topluluğun üyesi olmak güzel :) demiyorsunuz değilmi dostlar :)

    YanıtlaSil
  10. Ne güzel anılar paylaşıyorsunuz . Paradigma fuçular' a bayıldım :)
    Sevgili Yasin, ayakkabı işine bizde Turan Hocam bakıyormuş :) Bende bir çift yürüyüş ayakkabısı siparişi verdim , haberin olsun..

    YanıtlaSil
  11. Merhaba yoldaşlar,
    Her eğitim öncesi katılımcılardan istediğimi bu eğitim öncesi kendi adıma yapmam gerektiğinde ne yazacağım diye çok düşündüm.Sonunda 2007 yılında görev yaptığım okulda kardeş okul etkinliğinde İstanbul'da sahnelenecek bir gösterinin ortaya konmasıyla ile ilgili hikayeyi paylaşmaya karar verdim.Hikayenin önemli konularından biri öğrencilerimizin taşımalı sistemle köylerden gelen öğrencilerin çoğunlukta olduğudur.
    İstanbul Bakırköy'de bir okulla 2005 yılında bir kardeş okul çalışmasına başlamıştık.Bir grup öğrencimizle 2005 yılında Bakırköy'de 2 günlüğüne misafir edildik, ardından biz de 2006 yılında kardeş okulumuzun öğrencilerini Bergama'da misafir ettik.Bakırköy ilçe merkezinden gelen,köy yaşantısına yabancı öğrencileri köylerde misafir ederek onlara unutulmaz bir üç gün geçirmelerini sağladık.
    Tabii bu öğrencilerin İstanbul’a götürülmesi ve kardeş okulun Bergama'da misafir edilmesi konusunda okul çalışanları ve velilerimizden oluşan iyi bir ekip oluşturulması ve koordinasyonu sağlamak önemliydi.Ama esas hikaye bunların üstüne 2007 yılı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için davet edilmemizle başladı.
    Ev sahibi okul bizim de dahil olacağımız kutlama programı için 700 kapasiteli bir kültür merkezini ayarlamıştı.Bizde böyle bir salonda güzel bir gösteri hazırlamamız gerektiğini düşündük.Ekiple konuyu uzun süre tartıştık ve çarpıcı, yerel kültürü yansıtacak bir gösteri hazırlamamız gerektiğine karar verdik.Bergama'da olduğumuzdan hareketle unutulmaya yüz tutmuş kına gecesi geleneğini sergilemeye karar verdik.
    Ekibimize öğrencilerimizin dışında okulumuz sosyal öğretmenizin eşini hem oyuncu hem de sanat yönetmeni olarak aldık.Okulumuzun halk oyunu ekibi öğrencilerinden ekibimizi oluşturduk.Ama önümüzde önemli bir sorun daha vardı! Kına gecelerinde yörede çalınan özgün müzik ve türkülerin orijinallerini bulmak.Maddi nedenlerden dolayı canlı müzik yapacak ekibi İstanbul’a götüremeyeceğimiz için Roman mahallesinden geçmişte kına gecelerinin müziklerini yapan teyzeleri bulup bir stüdyo ortamında kayıtlarını yaptık.Bu sırada bir yandan da “kına gecesi” senaryosunu oluşturmak için bir çok görüşme yaptık, hiç bir ayrıntıyı atlamak istemiyorduk.Senaryo ve müzikler hazırlandıktan sonra sıkı bir çalışma sürecine girdik.
    İstanbul’a gidecek öğrencilerimizin çoğu Bergama dışına çıkmamışlardı.Beklenen gün gelip çattı ve İstanbul yoluna çıkıldı.Sabah erken saatte Bakırköy’e ulaştık.Tüm öğrencilerimizi ev sahibi ailelere teslim edip ertesi gün buluşmak üzere ayrıldık.Ertesi gün öğleye doğru toplanma yerine geldiğimizde öğrencilerimin çoğunun ilk kez büyük bir şehre geldikleri için ev sahipleri onları İstanbul’un çok güzel yerlerine götürdüğüne ilişkin bilgi verdiler .Bu sırada hepsi mutluluktan ayakları yerden kesilmiş gibilerdi.Yapılan program gereği, boğaz turu ve Florya köşkü ziyaretlerini gerçekleştirdik.Artık gösteri zamanı gelmişti.
    Gösterilerin yapılacağı salonu gördüklerinde öğrencilerimde korku ve panik çok fazla idi.Onları sakinleştirmek biraz güç oldu.Sıra okulumuzun gösterisine geldi.Salon tıklım tıklım doluydu ve tüm dikkat yapcağımız gösterideydi.Profesyonel bir grup gibi hatasız bir gösteri sunan ekibimiz tüm salon tarafından ayakta alkışlandı. İşte o an ekibimle birlikte önemli bir başarı sağladığımızı gördük.
    Ayrıca öğrencilerim için İstanbul’un önemli yerlerini görmeleri ve yeni arkadaşlar kazanmaları açısından önemli bir kazanım yaşandı.Bir kısım öğrencim hala misafir kaldıkları ailelerle görüşmeye, karşılıklı ziyaretleri sürdürmeye devam ediyorlar.
    Bu gruptaki öğrencilerime yeni bir ufuk açmak anlamlı bir başarı oldu.
    Biraz uzun yazdım sanırım, özür dilerim :)

    YanıtlaSil
  12. 2011 yılı Aralık ayı içerisinde 20 kişilik kursiyer gurubu ile 3 günlük ilk kursumuzu iki eğitim görevlisi arkadaş vermiştik. Kursumuzu il koordinatörümüz ile işbirliği içerisinde ilk iki günü yüzyüze, üçüncü gününü ise uzaktan eğitim ile yapmayı kararlşatırdık. Bu deneme mahalli Hizmetiçi eğitim kurslarında belki de ülkemizde ilk kez yapılacaktı. Bu bizi daha da heyecanladırmıştı. Kursiyer arkadaşlarımız ile ilk iki gün çok verimli bir çalışma gerçekleştirdik. Bu verimi daha yakından değerlendirebilmek için ilimizdeki eğitici arkadaşlarımızdan bazılarını da kursiyer şeklinde grubun içinde eğitime aldık. Bu sayede hem kursu verenler, hemde alanlar açısından değerlendirme fırsatını yakalamak istedik. İlk iki günlük verimli bir çalışmanın ardından üçüncü gün Fatih Projesini uzaktan eğitimle anlatmayı planladık. Kursiyer motivasyonlarını ve gerekli altyapı deneme çalışmalarını kursun ikinci günü gerçekleştirdik. Kursiyerlere üçüncü gün okullarından bu eğitime alınacaklarını söyleyerek gerekli bilgilendirme çalışmalarını yaptık. Üçüncü gün uzaktan eğitimin verileceği okula erkenden büyük bir heyecan içerisinde gittik. Uzaktan eğitimde yapacaklarımızı, kullanacağımız materyallari, sunuları herşeyi hazırlamıştık. Ben gayet rahat bir şekilde nasıl olsa diğer arkadaşım uzaktan eğitimi gerçekleştirecek düşüncesi ile gitmiştim. Ama eğitime bir saat kalana kadar bu konuyu sesli olarak birbirimize söylememiştik. Bir saat kala il koordinatörümüz uzaktan eğitimi benim yapmamın daha uygun olacağını söylediğinde başımdan kaynar sular döküldü. Şok geçiridm. Ama belli etmemeye çalıştım. (Sanırım bunu başardım) son saat içeirisinde hızlı bir şekilde yapacaklarımızı gözden geçirdik, ortamı ayarladık ama aksilikler peşimizi bırakmıyordu. Hazırlık yaptığımız odada internet bağlantısını sağlıklı kuramaz hale geldik, nedenini çözmeye çalışarak zamanla yarışıyorduk. Ama daha fazla riske giremeyeceğimize karar verip başka bir odada uzaktan eğitimi gerçekleştirmek için herşeyi toparlayıp araya geçtik. Yayının başlamasına beş-on dakika kalmıştı ve biz hale yer hazırlamaya çalışıyorduk. Hızlı bir şekilde yerleştik, yayına başladık. Ama bu sırada hem müthiş bir heyecan hemde diğer arkadaşlarımda ortamın hazırlıkları devam ediyordu. Ben yayında anlatırken bir taraftan bir arkadaş önümden bilgisayarı alıyor, yerine yenisini koymaya çalışıyor, diğeri arka planda değişiklik yapmaya çalışıyor vb.. içeride bir kargaşa, tabi bu kargaşa içeirisinde kursiyerlere çaktırmadan devam ediyorduk bir taraftan. Sunumun ardından soru cevap bölümüne geldiğimizde odada kursiyerlerin uazktan sordukları soruları benden başka kimse duyamıyordu, kulaklık bende takılı idi çünkü. Çözümü arkadaşların sorularının teyit etmek için tekrarlayarak diğer odadakilere soruyu duyurmakta bulmuştum, çünkü kursiyerler sıkı hazırlanmış sorular soruyorlardı. Başta il koordinatörümüz olmak üzere diğer arkadaşlar cevaplarını hızlı bir şekilde kağıda yazarak çaktırmadan benim önüme koyuyorlar bende kendimden emin bir şekilde (kopya çekmenin verdiği güvenle) cevap veriyordum. Bize ayrılan süre dolduğunda kendimi hiç bu kadar rahatlamış hissettiğimi hatırlamıyorum. Geri dönütlerden olumsuzlukları karşımıza hissettirmeden bu işi bitirdiğimizi gördüğümde, işte ekip çalışması bu diye aklımdan geçirdim.
    Her başarının ardında iyi bir ekip çalışması olduğunu unutmayalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüm yol arkadaşlarımızın katılacağından hiç kuşkum yok.Bizim bu konuda modelimiz güçlü. Takım çalışması denilince her koşulda aklımıza İzmir'in Mersin çalıştayındaki sunumu geliyor. Deniz hocam teşekkürler.

      Sil
  13. Ben bir başarı öyküsümüdür bilemiyorum ama hem bireysel olarak kendi adıma hemde teknoloji ve liderlik forumu kurslarımız adına birkaç cümle yazmak istiyorum. Kurslarda tanıdığım insanlardan çok şey kazandım her kurs yada çalıştay sonunda cebimde bişeylerle okuluma geri döndüm.En son ilçe milli eğitim müdürü ve şube müdürümüzün okulu ziyareti sonrasında bana söyledikleri ‘Dilek Hanım sen bu kurslardan sonra çok değiştin geliştin duruşundan konuşmalarına ve okulundaki hareketlilikten yüzündeki tebessüme kadar bambaşka biri oldun’ sözleri doğru yoldayım sanırım düşüncesi uyandırdı ve beni çok mutlu etti.Kurs başarılamıza gelince kursiyerlerimizden bir çoğu kurs başlangıcında önyargılarla ne gerek var şimdi havasıyla gelirlerken kurs sonunda ‘ Hocam ne kadar çok şey bilmediğimizi ve ne kadar daha çok gelişime ihtiyacımız olduğunu sayenizde gördük’ cümleleri de Adnan hocamın dediği gibi farkındalık yaratmak açısından büyük bir başarı olduğunu düşündürdü bize.Biz sadece yönetici arkadaşlara bir ayna tutup kendilerine bakmalarını sağladık.İşte bu benim için büyük bir başarı ve hız kesmeden yürümeye ,koşmaya devam…Bir anda olmayacak değişimleri elbette ama artık akıllarında yeni şemalar ve yeni soru işaretleriyle dönüyorlar ve bu zamanla meyvesini vermeye başlayacak.Kendimden biliyorum :)

    YanıtlaSil
  14. sevgili arkadaşlarım,
    yoğunluktan yorgunluktan belki de henüz daha kurs açmamış olmamdan kaynaklı başarı hikayemi yazamıyor, affınıza sığınıyorum:)

    YanıtlaSil
  15. Başarı... Başlarsam başaracağıma inanıyorum sizden aldığım güçle. Selam ve saygılar

    YanıtlaSil
  16. 16:00 daha eğitim devam ediyor tatlı konuşmalar ile başladık.tatlılarımızı yedik blog ve wiki ile devam ediyoruz

    YanıtlaSil
  17. yine yeni yeniden merhaba...

    YanıtlaSil
  18. Merhba Yol Akadaşlarım
    Bu verimli ve zevkli çalışmamızın hayırlı olsun diyorum.

    YanıtlaSil
  19. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  20. Bugün öğleden sonra Ayder gezisi iyi oldu ama çeışmalarımızı biraz aksattı sanırım. Fomatör arkadaşlarla yapılan toplantı can sıkıcı idi. Formatörler önyargılı idi. kendilerini vazgeçilmez, herşeyin sahibi gibi görüyorlar. Bu tutum işbirliğinin önündeki en büyük engel. Biz işimize bakmalıyız. bu tutum beni daha da motive etti. Selamlar.

    YanıtlaSil

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Affiliate Network Reviews